İcon Bilgisi
os 17
2.1. CEYLANLI KÖYÜNÜN OLUŞUMU
1992 - 2002 yıllarıydı. Ceylanlı köyünü kuranların, Eşmişek, Alan yaylasına, Paler/ Ceylanlı`ya yerleşmeden öncesini ve sonrasını Ceylanlı kocalarına sorduk.
Ceylanlı/ Paler`de ilk ev kurup yerleşik düzene geçenlerden Köseosman`ın oğlu Ahmet (Akıllı Ehmed) ve Abdullah (Gallep Abdulla) Köse; Köseosman`ın torunlarından Mustafa ve Ahmet Aşık; İsmahal Köse, Abdullah Masca, Emine Aslan, Hava Aslan, Mahmut Asl
an, Fadıma İbiş, Gani Kefsiz, Abdurahman Davut Emir
Ceylanlı köyünün oluşumunu anlattılar. Düşüncelerini aldığımız kişiler 60 ile 125 yaşlarındaydı. Topladığımız bilgileri özetliyerek sunuyoruz.
Birkaç ailenin yuttan yurda göçerek Eşmişek-Alan-Gündüzlü boğazında Paler/ Ceylanlı`yı yurd edinmeleri 1850-1868 yıllarını kapsar. Eşmişek yaylasına gelenlerin geçmişi ile ilgili bilgileri 1850 yıllarından önceye götüremiyoruz.
Eşmişek`te ilk yerleşen ailenin reisi Cevlan Osman adıyla anılan Çolak Osman`dı. Çolak Oşman`ın Hanımı Emiş Hatun Küçükalioğulları`nın yurdu Payas çevresindendi. Ceylanlı köyünde bu aileye ve bu aileden çoğalanlara ?Çolaklılar? denir. Soyadı kanunuç
ıkınca Çolak soyadını alırlar.
Tarihi kesin bilinmeyen (1850) yıllarda Cevlan/ Çolak Osman, Emiş Hatun ve çocuklarıyla Maraş-Hassa arasından kalkar, Payas yakınlarında Kavaklıoluk ile Gömmece köyü arasında Gömmece`nin altını kışlak edinir. Emiş Hatun Küçükalioğulları`nın yurdu Pa
yas`ın çevresindendir. Kavaklıoluk ve Ceylanlı yaşlıları Cevlan Osman`ın kışladığı yeri ?Cevlanlı / Ceylanlı Yurdu? olarak bilir. Aynı yere yaya üç saat uzaklıkta Gavur dağlarının yükseklerinde, Demircikdibi yaylasının yukarılarda ?Ispatan? ve ?Otlu
çukur?u yaylak edinir. Hayvanlar Ispatan, Otluçukur ve çevresinde otlatılır.
Cevlan/ Çolak Osman Gâvurdağlarının Amik ovasına bakan yüzünde, Delibekirli Köyünün dört kilometre batısında kışlamaya başlar (1855). Ceylanlı ve Delibekirli köyü yaşlılarının hatıralarında ?Cevlanlı/ Ceylanlı yurdu?dur bu yerin adı. İlkbahar`da 5 k
ilometre kuzeyde bazı bazı Almacık`a çıkarlar. Aynı yıllarda Almacık`tan 3 kilometre kuzeyde, Alan`dan 2 kilometre batıda, Menteşe`nin aşağısında Yusufkozu`na göçerler.
Cevlan/ Çolak Osman, Eşmişek`i kışlak edinir (1858). Göz`den asırlık Koca Çınar da içinde olmak üzere bugünkü caminin altına kadar 200 metre genişliğinde bir alanı yurtsunur.
Bir iki yıl içinde (1860) önce Fakı namıyla anılan Kavaklı Dede Maraş ile İslahiye arasından, sonra İncikler davul çomağı yanlarında olduğu halde Maraş-Antep-İslahiye arasından gelip Eşmişek`e yerleşir. İncik`in hanımı Payas`ın Sarıseki köyündendir.
Emir Muhammed, hanımı, oğlu Emir Mutafa Hassa ile Kömürler arasından gelip Eşmişek`e yerleşir.
Daha önce obası ile Küçükalioğulları`nın yurdu Payas-Sarıseki çevresinden Halep- Rakkaya geçtiği bilinen Köse Ehmet-oğullarından Köse Musa, Köse Hasan ve Köse Ali Haleb`in Mumbuç (yörede Bummuş olarak söylenir) yöresinden gelir.
Yurttan yurda göçen Mahmut Koca, hanımı ve çocuklarıyla Kırık-Han (sonra Kırıkhan)`ın doğusunda Mahmutlu köyüne yerleşir. Ehmetçe`nin Mahmutlu köy düğününde birini silahla vurup öldürdükten sonra, Mahmut Koca Antakya`nın Karaksı (sonra Kavutçu, Karl
ısu) köyüne yerleşir. Ehmetçe Karaksı düğününde de birini silahla vurup öldürür. Ehmetçe`nin işlediği cinayretler nedeniyle Mahmut Koca, yeni yerleşim yerini terkeder. Mahmut Koca`nın oğullarından Mulla Ali Karaksı köyünde kalır. Mahmut Koca`nın oğu
llarından biri de Ali Bedirge (sonra Uzunalıç) köyünde kalıp yerleşir.
Kırık-Han?ın Karataş köyünde bir kış yaşayan Mahmut Koca, oğlu Murtaza´yı Karataş köyüne yerleştirir. Kaldığı köylerde birer oğul bırakan Mahmut Koca, iskan (1865-1866) günlerinde (1) Eşmişek`ten üç kilometre güneyde, Gündüzlü çayının 100 metre güne
yinde ?Banı?yı kışlak edinir. Mahmut Koca, hanımı ve çocuklarından Serçe Memet (Kirizler), Karaoğlan (Çapar Gadirler), Ehmetçe, Göde Mustuk, Antekelioğlu (Filik) Banı`ya gelmişler, sonra 5 kardeş de Ceylanlı`yı yurt edinmişler.
Eşmişek`ten daha ılıman Banı, bütün ailelerin kışlak yeri olur. İlk kış ayları Eşmişek`te, çetin soğuk günlerden bahara kadar Banı`da kışlamaya başlarlar.
Banı ile Gündüzlü çayı arasında Roma ve Bizanslılar (M.Ö. 64 - M.S.327) veya daha önce yaşayan Fenikeliler taşlara kazıyarak düşüncelerini yazmışlardı. Geçici oturum yeri anlamına gelen ?Banı? ve çevresinde aşılı / aşısız zeytin ağaçları, çeşitli ev
lerin temellerinden kalıntılar vardır.
Köse Musa`nın oğlu Köse Osman, Eşmişek`ten 6 kilometre doğuda, Bağlama yakınlarındaki Karakayalık`ı kışlak edinir. Eşmişek`in 7 kilometre güneyinde bulunan Gacenni`den içecek sularını at ve katırlarla taşır.
Yusufkozu bu yeni gelen ailelerin de yaylağı olur.
1865 yılında ilkbaharın yaza dönüşümüdür. İbrahim Derviş Paşa ve tarihçi, askeri danışman, mülkiyeden sorumlu ve iskan hareketinin Mimarı Ahmet Cevdet Paşa Fırka-i İslahiye ordusuyla Amik ovasında görünür. Derviş Paşa bir gece Amik ovasından Gâvur d
ağlarını seyreder, dağ yamacında bir ışık görür. Yöreyi tanıyan Amik ovasının Türkmenlerinden buranın Eşmişek olduğunu öğrenen Derviş Paşa, tezelden orada oturanlara bir haber gönderir.
Haberde Eşmişeklilerin ?Amik ovasına inmeleri durumunda kendilerine tarla verileceğini? bildirir.
Osmanlı`nın Paşası haber gönderdi diye Cevlan Osman, Fakı namıyla anılan Kavaklı Dede, Emir Muhammed, Köse Musa, güngörmüş kadınlardan Haçça Hatun, Emiş Hatun baş başa verirler.
Haleb`in Mumbuç yöresinden kalkıp Gâvur dağına yeni yaslanan Köse Musa dayanamaz:
?Osmanlı paşaları gene İstanbul`dan donanma kaldırıp, İskele`ye (İskenderun`a) gelmiş, konar-göçer ve yaylakçıları ovaya çekmek ister!
Amik ovasına inersek Eşmişek`te, Banı`da kışlamak, Yusufkozu`nda yaylamak haram olacak bizlere. Keçiler ve çocuklar bataklığın sıcaklarında boğulacak, ivezler (sivrisinek) başımızdan eksik olmayacak. Hastalık hayvanlarımızın, soyumuzun sopumuzun son
unu getirecek.? der...
Fakılardan güngörmüş Kavaklı Dede başını kaldırıp bakar Gâvurdağlarının sarp yamaçlarına, mor dumanlarına doğru:
?Osmanlı Paşa`sının işi Ağayınan ve Beyinendir. Bizim on sekiz direkli çadırlarda oturan Ağamız, Beyimiz mi kaldı? Osmanoğulları, başzız konar-göçerleri, yaylakçıları ovaya indirecek, eli silah tutanları toplayıp Yemen`e, Balkanlar´a gönderecek.? di
ye döker içini.
Yurttan yurda, konup göçtüğü yerlerde derin izler bırakan en deneyimli Cevlan/ Çolak Osman söz alır:
?Konar-göçer, yaylakçı aşiretler bilmez mi, Osmanlı Çukurova`ya, Amik ovasına ayak basmadan önce, Gündüzoğulları`nın Amik ovasında beylik kurduğunu??
Karacaoğlan, türkünün birinde şöyle der:
Gündüzlü`den seyir ettim
Anteke`nin surun gördüm
Karcaoğlan, başka bir türküde de yükseltir sesini:
Yürü bire Gündüzlü`nün ovası
Hani seni seyran eden melekler
Gündüz-Oğulları`nın yaşadığı yerin adını Karcaoğlan türkülerinden ve anlatılarından öğrendik.
Konar-göçer, yaylakçı aşiret ve köylüler, Gündüz-Oğulları`nın yaşadığı Amik ovasını ?Gündüzlü ovası? olarak bilir.
Osmanoğulları Amik ovasına ayak bastıktan sonra, Gündüz-Oğulları`nın yurdunda taş taş üstünde ören denecek bir eseri kaldı mı? Gündüzlü, Eşmişek`ten görünüyor. Gidip bakın, Yelocağı`nda mezarlıktan başka birşey görecek misiniz?!..?
Amik ovası - Ceylanlı- Eşmişek - Alan - Sarıseki - Payas`tan Çukurova`ya açılan Anadolu ticaret ve hac yolu 14. ve 15. yüzyıllarda Gündüz-Oğulları`n?n elindeydi (2).
Ceylanlı, Karamağara, Kodallı köylerinin yaşlıları Ceylanlı köyü ile Antakya- Antep yolu arasında, çayın güney kenarında seksen hektarlık araziyi GÜNDÜZLÜ olarak anacaklardı bir zaman daha.
Gündüz-Oğulları`ndan asırlar sonra, Gâvurdağları ile İskele (İskenderun) arasında Payas, Sarıseki`de, Kervan ve hac yolunun başında yurt tutup beylik kuran, gelip geçen kervancıdan, asil ailelerden, Padişah`ın yakınlarından yol vergi alan Küçükalioğ
ulları ve konakları nerede?
M?st?k Paşa`nın konağına konuk olarak gelen Osmanlı askerleri Mıstık Paşa ve bütün ailesini hile ile yakalayıp İstanbul`a, oradan da Yugoslavya`nın Niş şehrinde kale zindanına attırır. Mıstık Paşa, gece karanlığında kalenin başından atlarken havadaa
skerler tarafından vurulur, yaralıyken ipe sallandırılır.
Mıstık Paşa ve ailesi sürgüne gönderilirken oğlu Dede Bey askerlerin arasından kaçıp kurtulur. Dede Bey geldiğinde ata yurdu Payas`ın yerle bir edildiğini, aşiretin dağıtılığını görür.
Aynı günlerde büyük aşığımız Dadaloğlu Payas`a gelir, Mıstık Paşa yurdunda taş taş üstünde kalmadığını, örene çevrildiğini, konak yerinde yeller estiğini görüp, tutturur bir ağıt. Bakalım Türk tarihinin en başkaldırı ozanı Dadaloğlu ne deyip, ne söy
ledi:
Aldı Dadaloğlu
Yine tuttu Gâvur dağı boranı
Hançer vurup acarladın yaramı
Sana derim Mıstık Paşa öreni
İçindeki bunca beyler nic`oldu
Çınar, sana arka verip oturan
Pöhrenk ile suların? getiren
Yoksulların işlerin bitiren
Samur kürklü koca beyler nic`oldu
Tavlasında arap atlar beslenir
Konağında baz şahinler seslenir
Duldasında nice yiğitler yaslanır
Boz-kır atlı beyler nic`oldu
Gidip karbeyazdan sular getiren
Dört yanında meyvaların bitiren
Çınar sana arka verip oturan
Havranalı büyük beyler nic`oldu
Feneri de deli gönül feneri
Atları da dolanıyor kenarı
Sana derim, Küçük Ali öreni
Sana inip konan beyler nic`oldu
Sabahaça kandilleri yanardı
Yiğitleri etrafında dönerdi (3)
Ha deyince beş yüz atlı binerdi
Sana inip konan beyler nic`oldu
Mıstık Paşa gitmiş odası yaslı
Hatunları vardı, hep turna sesli
Top top zülüflü de İstanbul fesli
Usul boylu hatunların nic`oldu
Saçı altın bağlı, fesler sırmalı
Lâhuri şal giymiş gümüş kemerli
Gözleri kudretten siyah sürmeli
Mor belikli güzellerin nic`oldu
Derviş Paşa yaktı, yıktı illeri
Soldu bütün yurdumuzun gülleri
Karalar giydik de attık alları
Altınımız geçmez tunç`oldu
Ağlayı ağlayı Dadalı`m söyler
Vefasız dünyayı şu insan neyler
Bin yiğidi bir kötüye kul eyler
Şimden sonrası yaşaması güç`oldu (4)
Her birimiz paçalanmış aşiretten, obadan, aileden gelip Eşmişek, Banı ve Yusufkozu`nu yurt edinmedik mi? Yurttan yurda konup göçen elimizden kim kaldı? At oynatan kolu bazlı yiğitler, burnu hızmalı gelinler, kızlar nerede? Osmanlı`nın İstanbul`dan k
alkıp, buralara gelmesi hayıra yorulmasın. !...?
Haçça Hatun duramaz yerinde, açar ağzını obanın en yaşlı kadını Emiş Hatun`a bir bilgeye danışırcasına:
?Bacım, ağalar, erler doğru söyler. Söylenecek sözün yok mu? Ağzın mı kilitlendi?? diye sorar:
Emiş Hatun kilitlenen ağzını açar gemlerden boşanırcasına:
?Yazıda, dağ eteklerinde rahat bırakılmayan, bulaşıcı düşmandan, hastalıktan uzak duran atalarımız dağdan dağa göçtü, pınar başlarını, Gavurdağı`nın sarp kayalıklarını yurt tuttu. Bilgelerimiz, `Canımızı yazıda bulmadık, Gavurdağında bulduk` der.?
Yüz yıllar boyu Gâvurdağları ve çevresiyle içiçe geçen yaşamın binlerce deneylerinin bilgeliğinde bir kez daha karar verirler:
?Sıcak yaz aylarında ılık, pis, kokar suların biriktiği, sivrisinek yatağı, bulaşıcı hastalığın at başı gittiği bataklıklı Amik ovası sizin olsun. Keklik öten, kekik kokan, mor dumanlı dağlar, çağıl çağıl akan çaylar, su gözelerinin başları, serin y
aylalar bizim olsun. Canımızı yazıda bulmadık, Gâvurdağlarında bulduk? deyip İbrahim Derviş Paşa`ya ?yerimizden memnunuz? haberini iletirler.
1865 yılının haziranıdır. Derviş Paşa, Eşmişek habercisine şöyle der:
?Eşmişek`ten birileri Beylan (sonra Belen) kazasına gidip köyün adını kayıt ettirsin.? Bunun üzerine Cevlan Osman, Eşmişek`ten kalkar atıyla Beylen`e gider. Eşmişek`e ilk gelip yerleşen aile reisinin Cevlan Osman olması sebebiyle namı, aslı kaybolma
mak ve kendilerine iftihar olması için köye CEYLANLI adı verilir. (1865). Ceylanlı köyünün resmileştiği günlerde Eşmişek (resmi adı: Ceylanlı) ve Banı kışlak, Yusufkozu yaylaktır o zamanlar. Ceylanlılar ilk kez nüfus kütüklerine geçer, Osmanlı Devle
ti`nin resmi vatandaşı olurlar. 12 aileden oluşan Ceylanlı köyünden düzenli olarak vergi alınmaya başlanır. Ceylanlıların vilayeti Halep, kazası Beylan olur.
Beylan kazası ile Ceylanlılar arasında ilişkileri resmileşmeden önce Cevlan/ Osman, resmileştikten sonra Emir Mustafa sağlar. Cevlan Osman ve Emir Mustafa Ceylanlı köyünün ilk muhtar adaylarıdır. Köylülerin muhtarlığı Emir Muhammet oğlu Emir Mustafa
`ya vermesi nedeniyle Cevlan Osman Ceylanlı/ Eşmişek`ten ayrılır.
İlkbahardan kış ayının başlarına kadar Şalan kalesinin batısında Bedirik yaylasında, kış ayları da Kavaklıoluk köyü ile Gömmece köyü arasında yaşayan Cevlan Osman iki yıl sonra tekrar Ceylanlı/ Eşmişek´te görünür. Önceki sahiplendiği yerin yarısınıK
öse Musa, yarısını da Fakı namıyla anılan Kavaklı Dede`nin almış olduğunu gören Cevlan Osman bugünkü Eşmişek`teki caminin alt kısmını yurt edinir.
Yaylak vakti koyunlar Otluçukur`da,Yusufkozun`da Terazi`de, Uzunsırt`ta ve Yellibelen`de otlatılır. Cevlan Osman`la birlikte olan ailelerin malları Yellibelen`den aşağı Beşkoz´a, Carapınar`a ayak bastılmaz. Sarısekililerle Cevlan Osman`la birlikte h
areket edenler arasında sürtüşme eksik olmaz. Çobanlar Alan ovasının kenarında; hayvanları Beşkoz`a getirince Sarısekililer önlerini keser:
?Geriye dön, izinin üstüne. Buralar sizin değil,? diyerek çobanları döğerler.
Köse Musa:
?Ulan bu ne? Alan yaylasında bize yer yok mu?? demiş.
Köse Musa, Köse Ali, Emir Mustafa ve daha birkaç kişi Yellibelen`de hazır bekler. İki de gözcü konur. Gene keçi sürüsü Beşkoz`a doğru sürülür. Sarısekililer çobanları döğmeye başlar.
Köse Musa ile Sarısekililerin en güvendikleri pehlivan Göde Şerif Carapınar`da teke tek kavgaya tutuşur. Göde Şerif` ile gelen İsa Musas? da Köse Musa`nın gırtlağına sarılır. Köse Musa ecel terleri dökmeye başlar.
Köse Ali; ?Ağa, vurayım mı?? der.
?Ulan ben şununla uğraşıyorum, adam beni öldürüyor, daha ne duruyorsun bre!?
Köse Ali, İsa Musas?`na ardıç tomruğuyla vurup kafasını deler. Aklı giden İsa Musas? yere yıkılır. Kurşun değmiş gibi gözünün kirişi kırılan Sarıseki`lileri sopa ve taşlarla Ağcagedik`ten aşırırlar. Aklı gitmiş İsa Musas?`n? bir ata bağlayıp Garipdü
zü`nden Ağca Gedik`e doğru sürerler.
Köse Musa:
?Haydin bakalım, dünden bugüne durup bekleyecek vakit kalmadı, bugün Yusufkozu`nda çadırlar yıkılacak, yükler sarılacak atlara. Çadır Alan yaylasına kurulacak! Bundan sonra Alan yaylamız olacak!?
Cevlan/ Çolak Osman, Köse Musa, Fakı (Kavaklı Dede), Emir Mustafa, İncikler, Yusufkozu`nda çadırları yıkıp eşyalarını hayvanlara yükler, Çamlık/ Alan`a gelip bugün Işık, Kara, Masça, Köse soyadını taşıyanların oturduğu yere kara çadırları kurarlar.B
aşka bir deyişle Alan yaylasının batı kesiminde, Dikiltaş ile Gövpur arasında boğazımsı yerde dağın eteklerine yerleşirler.
Burada öyle çamlar var ki; köklerini iki insan kucaklamaya kalkışsa elleri birbirine zor değer. Her çam çevresine bir at halatı yetmez. Çamlar iki üç asırlıktır. Alan yaylasındaki bu yeni yurda ÇAMLIK adını verirler.
sarisekili İsa Musa:
?Eğer ben Alan yaylasını Cevlanlılara yurt yaptırırsam, avradım üçten dokuza boş olsun,? der.
?Köse Musa, Cevlan Osman ve taraftarları Alan yaylasına çadır kurdu? diye İsa Musa, Alan, Dörtyol, Payas- Sarıseki, Alan yaylası ve çevresinden sorumlu Mustafa Bey`e şikayet eder.
Bu olay nedeniyle ve daha önceden satılığa çıkarılan Alan yaylası devletin sorunu haline gelir. Alan sorununu çözümlemek için Mustafa Bey Payas`tan gelir. Alan`ı satın almak isteyenlerden Akçaylı Dingiller de bir çuval para ile gelirler.
Köse Musa, Emir Mustafa, Fakı, İncik adına Cevlan Osman:
?Paşam bize de bir yer gösterin. Biz de yerleşelim, bir yaylamız olsun ?
Alan sorununun para ile çözülemeyeceği kanısına varan Mustafa Bey (5):
?İşte tarla, işte yer, siz de burayı yurd edinin. Alan yaylanız olsun?der. Alan, küçük sembolik bir para karşılığı Cevlan Osman taraftarlarına satılır. Devlet, Ceylanlıların Alan yaylasına yerleşmesini onaylanmış olur böylece (1868).
Cevlan Osman, Köse Musa, Emir Mustafa, Fakı, İncik, Ehmetçe aileleri Kışlak yeri Banı`dan 2 kilometre aşağılara inip yerleşmek isterler.
Bozkaya`nın Gündüzlü`ye bakan eteğindeki Karamağaralarda Büyük Reyhanlı Türkmen aşiretinden birkaç aile yaşıyor ve Gündüzlü Boğazının denetimini ellerinde tutuyor, komşuların hayvanlarına ayak bastırmıyorlar o zamanlar.
Köse Osman ve Emir Mustafa Karamağaralılarla Gündüzlü Boğazı`nda önce Sarıbucak`ta, sonra daha yukarılarda kurulacak olan Kırık değirmen önünde kavga eder. Köse Osman, Hacı Saat`ı tokatlar, keçi sürüsünün içinden büyük bir teke seçer, yatırmadan kes
erek Karamağaralılara gözdağı verir. İki komşu arasındaki ilişkiler kanlı bir olayın eşiğine gelir. Kodallı köyünün saygın kişilerinden Güro Ağa barışın sağlanması amacıyla Karamağaralılarla konuşur:
?Cevlanlılara/ Ceylanlılara dokunmayın, Gündüzlü boğazına yerleşsinler, sonra onlar bizim hayvanlarımıza çoban olur? diyerek ikna eder.
Köseosman, bugünkü dere camiinin güneyinde, Gündüzlü çayına 500 metre uzakta, bugünkü Sabır`lar ile Aslan`ların evleri arasına gelir, harçsız taşlarla duvar örmeye başlar, evin üzerini kara çadır ve ağaç dallarıyla kapatıp içinde oturmaya başlar (18
72). Banı`da kışlayan aileler de Köseosman`a komşu olarak Gündüzlü çayının kuzey ve güney kenarlarına yerleşirler.
Köseosman`ın evinden Gündüzlü çayı kenarında Dere camiine, Dere camiinden 200 metre batıya kadar kireç harç ve taşla örülü kalın ev temeli vardır. Dere camiinden 60 metre doğuda ?Köşker?lerin Masça`?ların, ?Kara?ların bahçe yerlerinde ev, hamam veya
saray, çaya paralel 50 metre uzunluğunda, 1 metre kalınlığında duvar kalıntıları ve üç tane heykel vardır.
Karataş gediğinden doğuya ve günedoğuya doğru Karataş mahallesi ile Gündüzlü çayının batı yakasında İbişler (Beşiktaş) mahallesinin yerinde mermer ve bazalit taşından kapaksız lahit, uzun kara taş sütunları, kireç sıvalı ve sıvasız mağaralar, onbeşk
adar heykel vard?r. Emirler mahallesinde evlerin arkasında batıdan doğuya uzanan kireç duvarlı su arkı, kalın duvar harabeleriyle geniş bir alana yayılan tarihi şehrin kalıntıları köyün adını hazırlamıştır.
Cevlan Osman, Kavaklı Dede, Köse Musa, Haçça Hatun, Emiş Hatun Köseosman, Deli Beyazıt, Köse Hasan, Mahmut Koca (Antekeliuşağ?), Emir Muhammet ve diğer aileler yeni yurt edindikleri bu yeri; temel, duvar anlamında kullandıkları Pa sözcüğünün çoğulu?
Paler? olarak adlandırırlar. Yeni kışlak, içeride Paler, çevre köylerde Cinnali, Cinlanglı, Cillanlı, Cıvlanglı, Cevlanglı, Ceylanglı, Cevlanlı, Ceylanlı olarak söylenir. Ailelerin tamamı veya çoğunluğu Paler`de kışladığından resmiyette CEYLANLI KÖY
Ü olarak kabul edilir.
?Pa? sözcüğü Ceylanlı`larca ev pasini açmak, kazmak, örmek, yekindirmek, yıkmak? olarak kullanıyor.
Pa, Paler sözcüklerini Ceylanlı a??klar?ndan aktaralım:
Aşık Hacı;
?Ulan o Paler`in azgan tikenleri gül görükmeye başladı gözüme,? der.
Köseosman`nın kızı Elif Dükkancı torunu Yusuf` üzerine yaktığı ağıtta;
Şu Paler`in günden yüzü
Yeğen Ali mahlaslı Gövali (Ali Kel);
Paler`den yukarı çıkarsam eğer//
İnip çıktıkça Paler`e
Demen Çavuş mahlası ile Muhammet Bebek;
Ben severdim Eşmişek, Paleri
Kul Aşık mahlası ile Bostan İbiş;
Seki`ye inince görünür Paler //
Paler`e indik mi çayları akar
Yusuf Doğan;
Varınca koca Paler`e
Aşık Goncalar mahlası ile Mustafa Filik;
Kalmadı Paler`de yeşil dal şimdi
diye söyler. Ceylanlılara nerede kışlarsınız? Sorusunu yönelttiğinizde alacağınız cevap: ?Paler`de kışlarız?dır.
Ceylanlı köyünün kurulma aşamasında ve daha sonra Kel Hasan oğlu Mustafa Kel Hassa-Tiyek´ten, Sabırlar Gavurdağı`nın İskenderun`a bakan Abacıl? köylerinden, Hasırcılar Payas`tan idiler. Ulaşlılar Osmaniye yöresine yerleştirilen Ulaşl? aşiretindendi.
Memmetali`ler (Doğanların ataları) Alaybeyli`den, İbişler Bakras`tan, Haliller (?ş?k) Şarklı`dan (sonra Zeytinoba), Abdullahuşağı Kürt dağından, Barutçular Malatya yakınlarında Darende çevresinden, Kürtoğlu Dükkancı Memet Muş`tan gelir.
Konyalı Kara Müftü Hasan Efendi`nin oğlu Mustafa Bayburt`ta doğar, yedi yaşından sonra Anadolu`nun birçok yerinde dolaşır, Kilis`ten sonra Kırıkhan`ın Eğribucak köyüne gelir, birkaç yıl Murtaza Hoca`nın yanında okur. Hoca`nın kızı ile evlenir, Eşmiş
ek`te Ceylanlıların ilk imamı olarak göreve başlar. Bu aileden çoğalanlar Konyalıoğlu/ Konyalı olarak anılacaklar, soyadı kanunu çıkınca da Konyalı soyadını alacaklardı.
Yaşlıların hatıralarına göre Ceylanlı köyünü kuranların çoğu Gâvurdağı, Kürtdağı, Amik ovası ve çevresindeki konar-göçer, yaylakçı yaşam düzeninden gelmişlerdi. Kürt Dükkancı Memet ve Barutçular daha uzak yöreden gelmişlerdi.
Amacımız bu insanların soy ağacı oluşturma değil, sadece nasıl bir yaşam düzeninden geldiklerini örneklemeye yöneliktir. İki ailenin Ceylanlı`ya gelip yerleşme öyküsünü anlatmadan geçmeyeceğim. Ceylanlıya gelip yerleşen ve sonra Hacılı Ağalar ve dah
a sonra Hasırcı soyadını alanların öyküsü şöyledir:
1855-1858 yıllarında Çolak Ali Payas`ta oturuyormuş. Çolak Ali, Payas Ayânı Küçük Ali-Oğullarından Mıstık (Mustuk) Paşa`ya aşar vergisini göndermez. Aynı günlerde Mıstık Paşa`ya yakınlığı ile bilinen zengin kişilerden biri oğluna, Çolak Ali`nin kızı
nı almak ister. Kız ve Çolak Ali bu evliliğe karşıdır. İki ailenin arası açılır. Kızı isteyen oğlan, Çolak Ali`nin adamlarınca öldürülür. Ölü hasıra sarılı olarak Çolak Ali`nin evinde bulunur. Bu olay nedeniyle Çolak Ali, ?Hasırcı? olarak anılmaya b
aşlanır. Çolak Ali ve oğullar?na Has?rc?lar lakab? verilir.
Her iki tarafın adamları görüşüp anlaşmak için biraraya gelir. Buluşma kanlı bir kavgaya dönüşür. Çolak Ali ve adamlarından beş kişi öldürülür. Çolak Ali ailesinin beşikteki fertlerine kadar öldürülme emri verilir. Çolak Ali ailesi ve taraftarları d
ağılır, ailelerin çoğunluğu Antep yöresine gider. Geride dört yaşındaki Emiş ile beş yaşındaki Hasan Payas`ta bir ailenin yanında gizlenir. Çocuklar daha sonra Eşmişek`te Cevlan Osman`a ve Fakılar?daki Kavaklı dede`ye gönderilir. Hacılı Ağa`nın daha
doğrusu Sarısekili Hasan`ın ?Hasırcı? olarak anılmasınnın nedeni; Çolak Ali`nin olayıdır. Soyadı kanunu çıkınca Hacılı Ağa (Hasan)`nın oğulları Hasırcı soyadını alırlar.
Ulaşlı soyadını alanların Ceylanl? Köyünün Eşmişek yaylas?na geliş öyküsü:
1865-1866`da Fırka-i İslahiye`den askeri sorumlu Maraşal İbrahim Derviş Paşa ve mülki sorumlu tarihçi ve iskan hareketinin baş mimarı Ahmet Cevdet Paşa, ?Gavur dağlarının mutlak hakimi Ulaşlı aşiretleri?nin çoğunu Osmaniye ve çevresine yerleştirir.U
laşlı aşiretinden Koca Hösün`ün oğullarından Hasan Osmaniye`de kendi yakınlar?ndan bir kız kaçırıp Eşmişek yaylas?na gelir, İnciklere çoban durur. Daha sonra Hasan, kardeşlerinden Ömer ve Ali`yi de getirir. Ömer Fakıların, Ali İnciklerin çobanı olur
. Ömer Fakıların, Ali İnciklerin kızlarından biriyle evlenir ikisi de Eşmişek`te yerleşip kalırlar.
Ulaşlı-oğullarının bir bölümü Eşmişek-Gövdere yaylasında ve Ceylanlı/ Paler`de büyük mahalle konumundadır, kışlakda ve yaylakda oturduklar? yer Ulaşlı mahallesi olarak anılır.
Kaynakçalar:
1. Geni? bilgi: Cevdet Pa?a, Tezakir, 21-39, Yay?na haz?rlayan Prof. Cavid Baysun, üçüncü bask? Türk Tarih Kurumu Bas?mevi, Ankara 1999 Sayfa 107-190; Ahmet Cevdet Pa?a, Marûzât, Yay?na haz?rlayan: Dr. Yusuf Halaçoglu, Çagr? Yay?nlar?, Türbe- İstanb
ul 1980. Sayfa. 113-193; Bekir Sami Beyaz?t; 1865-1866 Kürt-Dagi, Cebeli Bereket kozanogullar? İsyan? ve Güneydeki A?iretlerin İskanlar?; Kültür Egitim Tesisleri Bas?m Ünitelerinde Bas?lm??t?r, Antakya1989.
2. Geni? bilgi için bkz: Mehmet, Tekin, Hatay Tarihi, 2. Basım, Antakya 1999, Sayfa:50. Prof. Dr. Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler), Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayını: 89, İstanbul 1992, Sayfa 207-209.
3. Ahmet Zeki Özdemir, Avşarlar ve Dadaloğlu, Dayanışma Yayınları, Ankara 1985, Sayfa 167. Soytarılar fırıl fırıl dönerdi; Öner Yağcı, Dadaloğlu, Gün Yayıncılık, İstanbul 1996, Sayfa 165 Soytarılar fırıl fırıl dönerdi; Dr. Hasan Ayparlar, Bazı Yönle
riyle Krıkhan, 2002 Kırıkhan, Sayfa 54. Soytarılar fırıl fırıl dönerdi; Daran Yaşar, Hatay/ Akbez Köyü 2004, Etbaaları firıl fırıl dönerdi;
Resul Yılmaz, Kırıkhan 1988. Kandilin şavkına pehlivanlar dönerdi.
4.Abdullah Masça, Hatay/ Kırıkhan/ Ceylanlı Köyü 2005.
Kör Abdo (Abdullah Şahin), Hatay/ Kırıkhan/ Arpalı Köyü 1996.
5.Mustafa Bey, 1861 y?l?nda Osmanl? Devleti Payas`da Küçükalioğulları`nın hakimiyetine son verdikten sonra çevreden sorumlu Mültezim veya Mültezimin görevlendirdiği bir kişi.
Telif Hakkı © 2025 Aile Ağaçları | Yönetim